
Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 226: Suçun Hukuki Niteliğinin Değişmesi ve Ek Savunma Hakkı
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 226, adil yargılanma hakkının temel güvencelerinden biri olan ek savunma hakkını düzenleyen kritik bir hükümdür. Bu madde, yargılama sürecinde sanığın aleyhine ortaya çıkabilecek yeni durumlar karşısında savunma hakkının kısıtlanmamasını ve sanığın ne ile suçlandığını bilerek kendini savunabilmesini temin eder. Ceza muhakemesinin temel prensiplerinden olan “davasız yargılama olmaz” ve “iddia ve savunma hakkının eşitliği” ilkelerinin bir yansımasıdır.
CMK Madde 226’nın Amacı ve Kapsamı
CMK Madde 226, iki temel durumu ele alır:
- Suçun Hukuki Niteliğinin Değişmesi: İddianamede sanığa yüklenen fiilin hukuki nitelendirmesinin, yargılama sırasında değişerek sanık aleyhine daha ağır bir suça dönüşmesi.
- Cezanın Artırılmasını veya Güvenlik Tedbiri Uygulanmasını Gerektiren Haller: İddianamede belirtilmeyen ancak ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkan ve sanığın cezasını artıracak veya aleyhine güvenlik tedbiri uygulanmasını gerektirecek haller.
Maddenin lafzı şu şekildedir:
“MADDE 226 – Suçun niteliğinin değişmesi
(1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
(2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
(3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, sanığa ve varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır. Sanığın dosyada var olan son adresine bildirim yapılamaması veya bildirime rağmen duruşmaya gelmemesi halinde müdafie yapılan bildirimler yeterli kabul edilir.”
Ek Savunma Hakkı Verilmesini Gerektiren Haller
CMK Madde 226’nın uygulama alanı bulduğu başlıca durumlar şunlardır:
- İddianamedeki Suç Vasfından Daha Ağır Bir Suçtan Mahkûmiyet İhtimali: Örneğin, iddianamede sanık hakkında “basit hırsızlık” suçundan dava açılmışken, yargılama sırasında eylemin “nitelikli hırsızlık” vasfına uyduğunun anlaşılması. Bu durumda, nitelikli hırsızlık suçu basit hırsızlığa göre daha ağır bir cezayı gerektirdiğinden, sanığa ek savunma hakkı verilmesi zorunludur.
- İddianamedeki Suçtan Farklı Bir Suçtan Mahkûmiyet İhtimali: İddianamede “kasten yaralama” suçundan dava açılan bir sanığın eyleminin yargılama sırasında “kasten öldürmeye teşebbüs” olarak nitelendirilmesi gibi durumlarda da ek savunma hakkı tanınmalıdır.
- Cezayı Artıran Nedenlerin Ortaya Çıkması: İddianamede belirtilmeyen ancak duruşmada ortaya çıkan ve cezanın artırılmasını gerektiren haller. Örneğin, iddianamede “hırsızlık” olarak belirtilen eylemin, duruşma sırasında “gece vakti” işlendiğinin anlaşılması veya sanığın “suç örgütü faaliyeti çerçevesinde” hareket ettiğinin ortaya çıkması durumları.
- Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması İhtimali: İlk defa duruşma sırasında ortaya çıkan ve sanık hakkında güvenlik tedbiri (örneğin tekerrür, akıl hastalığı nedeniyle güvenlik tedbiri) uygulanmasını gerektiren haller için de ek savunma hakkı tanınmalıdır. Özellikle adli sicil kaydının okunması ve tekerrür hükümlerinin uygulanması gündeme geldiğinde sanığa bu hususta ek savunma hakkı tanınması adil yargılanmanın gereğidir.
Önemli Not: Suçun hukuki niteliğinin sanık lehine değişmesi durumunda dahi, bazı Yargıtay kararları sanığa ek savunma hakkı verilmesi gerektiğini belirtir. Bunun nedeni, sanığın hangi fiilden ve hangi nitelikte yargılandığını tam olarak bilerek kendini savunabilmesi, yani “silahların eşitliği” ilkesinin bir gereğidir.
Ek Savunma Hakkının Usulü ve Hukuki Sonuçları
- Bildirim Yükümlülüğü: Mahkeme, suçun hukuki niteliğinin değişeceğini veya cezanın artırılmasını gerektiren yeni bir halin ortaya çıktığını anladığında, bu durumu sanığa ve varsa müdafiine bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirim, sanığın savunmasını hazırlaması için yeterli süreyi de içermelidir.
- Süre Verilmesi: Ek savunma verilmesi gereken hallerde, sanığın istemi üzerine ek savunmasını hazırlaması için süre verilir. Bu süre, savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılabilmesi için makul olmalıdır.
- Savunma Hakkının Kısıtlanması: CMK Madde 226’ya uygun şekilde ek savunma hakkı tanınmadan, sanığın aleyhine olacak şekilde suçun hukuki niteliğinin değiştirilmesi veya cezayı artıran hükümlerin uygulanması, savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Bu durum, istinaf veya temyiz aşamasında mahkumiyet kararının bozulma sebebi olarak kabul edilir ve adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilir.
- Müdafiin Rolü: Maddenin 4. fıkrası, bildirimlerin varsa müdafie de yapılması gerektiğini ve müdafiin sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlandığını belirtir. Sanığın adresine bildirim yapılamaması veya duruşmaya gelmemesi halinde dahi müdafie yapılan bildirimler yeterli kabul edilir. Bu, müdafiin ceza muhakemesindeki önemini ve savunma hakkının güvencesi olduğunu gösterir.
Örnek Yargıtay Kararları
CMK Madde 226’nın uygulanışı, Yargıtay içtihatlarıyla şekillenmektedir. İşte bazı emsal kararlar:
- Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 25.04.2017 tarih, 2015/1167 E., 2017/247 K.: Yargıtay, iddianamede yer alan sevk maddesinden farklı bir kanun maddesinin uygulanacak olması durumunda, sanığa mutlaka ek savunma hakkı tanınması gerektiğini vurgulamıştır. Lehe veya aleyhe olması fark etmeksizin, sanığın ne ile suçlandığını bilerek savunma yapabilmesi esastır. Bu karar, “silahların eşitliği” ilkesinin ve adil yargılanma hakkının önemini pekiştirmektedir.
- Yargıtay 2. Ceza Dairesi, 2020/19921 E., 2021/15186 K.: İddianamede suçun “gece vakti” işlendiği belirtilmediği halde, mahkemece gece vakti nitelikli halinin uygulanarak cezanın artırılması durumunda, sanığa CMK m.226 gereği ek savunma hakkı tanınmadan hüküm kurulması bozma nedeni sayılmıştır.
- Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2015/24897 E., 2015/34720 K.: İddianamede tehdit suçundan dava açılan sanık hakkında, ek savunma hakkı tanınmadan TCK’nın daha ağır cezayı gerektiren maddelerinin (örneğin silahla tehdit) uygulanması, savunma hakkının kısıtlanması olarak kabul edilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
- Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 2014/28321 E., 2015/14546 K.: Tekerrür hükümlerinin uygulanması ihtimali ortaya çıktığında, sanığın adli sicil kaydının duruşmada okunarak bu hususta ek savunma hakkı tanınması gerektiği belirtilmiştir. Aksi halde, sanığın tekerrüre ilişkin savunma yapma hakkı ihlal edilmiş sayılır.
- Yargıtay 15. Ceza Dairesi, 2014/14906 E., 2015/4560 K.: İddianamede basit dolandırıcılık olarak gösterilen eylemin yargılama sırasında nitelikli dolandırıcılık olarak vasıflandırılması ve bu konuda sanığa ek savunma hakkı verilmemesi, CMK 226 ve 225. maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden, mahkumiyet hükmü bozulmuştur.
- Yargıtay 13. Ceza Dairesi, 2017/3439 E., 2017/5782 K.: Zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağı durumlarda, sanığa ek savunma hakkı tanınmadan karar alınmasının savunma hakkını ihlal edeceğine hükmedilmiştir. Çünkü zincirleme suçta birden fazla suç mevcut olduğundan, her bir suç için ayrı savunma yapılması gereklidir.
Bu kararlar, CMK Madde 226’nın, sanığın adil yargılanma hakkının temel bir güvencesi olduğunu ve mahkemelerin bu maddeye riayet etme yükümlülüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç
CMK Madde 226, Türk ceza muhakemesi hukukunun en temel ve vazgeçilmez hükümlerinden biridir. Sanığın yargılama sürecinde aleyhine değişen durumlara karşı kendini savunabilme imkanını sağlamak, adil yargılanma hakkının özünü oluşturur. Mahkemelerin, iddianamedeki suç vasfının değişmesi, cezayı artıran hallerin ortaya çıkması veya güvenlik tedbirlerinin gündeme gelmesi gibi durumlarda, sanığa ve müdafiine usulüne uygun şekilde ek savunma hakkı tanıması zorunludur. Bu yükümlülüğe uyulmaması, telafisi güç veya imkânsız hak ihlallerine yol açarak yargılama sürecinin adil olmaktan uzaklaşmasına neden olur ve temyiz aşamasında bozma sebebi teşkil eder. Bu madde, ceza yargılamasında hakkaniyetin ve hukuka uygunluğun sağlanmasında kilit bir rol oynamaktadır.
Kaynakça
- Demirbaş, Timur: Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, Son Baskı.
- Kocaoğlu, Serkan: Ceza Muhakemesi Hukukunda Ek Savunma, Seçkin Yayınevi, Ankara, Son Baskı.
- Özbek, Veli Özer / Kanbur, Nihat / Bacaksız, Pınar / Doğan, Koray / Tepe, İlker: Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara, Son Baskı.
- Yenidünya, A. Caner: Ceza Muhakemesi Kanunu Şerhi, Adalet Yayınevi, Ankara, Son Baskı.
- Yargıtay Kararları: Yukarıda belirtilen emsal kararlar (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 25.04.2017 tarih, 2015/1167 E., 2017/247 K.; Yargıtay 2. CD. 2020/19921 E., 2021/15186 K.; Yargıtay 4. CD. 2015/24897 E., 2015/34720 K.; Yargıtay 3. CD. 2014/28321 E., 2015/14546 K.; Yargıtay 15. CD. 2014/14906 E., 2015/4560 K.; Yargıtay 13. CD. 2017/3439 E., 2017/5782 K. gibi Yargıtay’ın güncel içtihatları, www.uyap.gov.tr veya www.lexpera.com.tr gibi hukuk veri tabanlarından erişilebilir).
- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (Resmi Gazete Tarih ve Sayısı: 17.12.2004 – 25673).